DESİNLER

Son zamanlarımızı en büyük hastalığı; Desinler …

Günlerce emek verip hakkettiğimiz, aldığımız paranın iki günde bitmesi ve sonrasında koca bir ayı beş parasız geçirmenin ceza olarak hanemize işlediği illet bir hastalıktan bahsedeceğim.

Bazen iki sevgilinin veya karı kocanın  ayrılması, bazen can cana kankaların kavgaları, bazen alıcı ve satıcının küfürleşmeleri ,bazen birbirlerini hiç tanımayan ve sadece işi yolda yürümek olan insanın hiçbir bahane yokken tartışması sonucu ile karşımıza çıkan bu hastalık genelde ruhsal problemlerin de ana kaynağıdır.

Sosyal medyanın da hayatımıza iyice girmesi ile insanların artık özel hayatlarını göz önünde yaşamaları da desinler hastalığının vitrini oldu.

Konum işaretlemek, logoyu ön plana çıkarmak, kendinden ziyade masayı çekmek ise işin cilveleri.

 Kim nerede ne yemiş? Kim nereden ne almış? Kim nerede ne kadar eğlenmiş? Kim nereden kaça aldığını nerede giymiş? Saymak ile bitmez.

Bazen birinin iki saattir elinde gezdirip buz gibi olan Starbucks bardağı ile karşımıza çıkarken, bazen evde hanım yapsa dalga malzemesi olacak bir yemeği lüks bir mekanda yemenin kendisini diğerlerinden daha üstün göstereceğine inanmakla ortaya çıkar.

Ayfer evine bir koltuk takımı almış ki görmen lazım. Mustafa’nın arabası gırtlak dolu, Türkiye’de başka yokmuş. Geçen hafta Aslı’lar yeni açılan mekanda bir eğlenmişler ki sorma bu hafta da biz gidelim. Bunun ekranında helikopter camı kullanılmış 368 kere zoom yapma özelliği varmış. Kız arkadan  şuranın tabelasını da çek. Göğsümdeki logoyu iyice aldın değil mi?  Baş ağrıtan, ruhsal bıkkınlık yaratan sorular…. Paylaşımlar … Etkileşimler… Sırf bunları birbirlerine anlatıp günlerini geçiren insanlar var.

Başımıza ne gelirse şu ; “Desinler” hastalığı yüzünden gelecek. Zengin alıyorsa alsın, hayatını yaşasın fakat orta direk olmayan ile reklam yapmasın.

Kıt kanaat geçinen babaları; arkadaşları ve komşularından gördüklerine sahip olmak isteyen eşler üzmesin. Tutumlu ve gayesi sadece ailesini ve çocuklarını yetiştirmek olan anneleri, nereye ne harcadığını bilmeyen vurdumduymaz bir baba üzmesin. Kendisini okutmak için bin bir çaba ile gece gündüz çalışan ve elleri yara olan babaları sırf arkadaşları yapıyor, bende yapmak istiyorum diyen gençler üzmesin. Dünyalık her şeyini yapmışken, gündem olmak uğruna insanların gözlerine soka soka yaşayan ünlüler olmasın.

Sırf başkaları sizin hakkınızda “desinler” dedirttirmek için sahip olduklarınızın faturası ertesi gün size çıkmıyor mu?  Gösteriş yapmak istedikleriniz sizlere bu sorunlarla başa çıkma konusunda ne kadar yardımcı oluyor.

İnsanca ve rahatça yaşamak tabii ki herkesin hakkı. Allah herkesin gönlüne göre versin ve dünya üzerinde mutsuz kimse olmasın fakat bir elin beş parmağının da aynı olmadığı gerçeği var. Başkaları ile biz bir olamayız. Onun öyle bir hayat yaşaması gerekirken biz onlara ayak uyduramayız.

Sonuç olarak herkes ayağını yorganına göre uzatır ise şu maddi zorlukları bir nebze daha azaltır ve daha mutlu oluruz kanaatindeyim.

Selamlar efendim .